Unutulan "Sokak oyunlarını" yeniden oynamak mümkün mü?

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Sultanbeyli Belediyesi tarafından düzenlenen, “Oyunların Hayatımıza Geri Dönüşü Mümkün mü” konulu panel, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Beyazıt’taki kampüsünün hemen karşısında yer alan Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirildi. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz’ın oturum başkanlığını yaptığı panelde konuşmacı olarak Minika Çocuk-Minika Go Dergileri Yayın Danışmanı Erol Erdoğan, Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Gülçin Karadeniz, Uzman Klinik Psikolog Rukiye Karaköse ve Beykent Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şengül Öymen Gür yer aldılar. Panelin açılış konuşmaları bölümünde görüşlerini açıklayan, İstanbul Valisi Vasip Şahin, “Üstünü örttüğümüz bu oyunların üzerindeki perdeyi tekrar açmamız lazım. En basit anlatım, en zor anlatımdır. Basit anlatımı oluşturabilmek büyük bir akademik beceri gerektiriyor” dedi.

Eskiden oynanan oyunlarla ilgili kısa film gösteriminin ve açılış konuşmalarının ardından panelistler, oyunların hayata geri döndürülmesiyle ilgili hazırladıkları sunumları paylaştı. Bu bölümde önemli açıklamalarda bulunan Minika Çocuk-Minika Go Dergileri Yayın Danışmanı Erol Erdoğan, çocuk oyunlarını tekrar hayata döndürmenin yollarını ve özellikle anne-babalar tarafından yapılan yanlışları anlattı. Şimdilerde oynanan oyunların sokak oyunu olmadığını da ifade eden Erdoğan, konuşmasında şu fikirlere de yer verdi:

“Oyunun tanımı değişti. 20-30 yıl önceki oyun tanımı ile bugün oynanan oyun anlamı değişti. Birincisi, dikkat ederseniz biz çocukluğumuzda oynadığımız oyunları tanımlarken 4-5 tane etiket kullanıyoruz. Sokak oyunu diyoruz. Oysaki bizim oynadığımız oyunlar sokak oyunu değildir. Sokak oyunu diyerek bu modern dönemi daralttık. İkincisi, bizim çocukluğumuzdaki oyunlar çok geniş bir yaş grubu aralığında oynanırdı. Dedeler ve torunlar oynarlar, kuzenler oynar. Son 15 yıldır Türkiye’de hem Milli Eğitim Bakanlığı hem Kültür ve Turizm Bakanlığı ve herkes bu oyun krizinin farkına vardı. İyileştirme sürecine girildi ama yapılan hatalar var. Oyunun hayata döndürülmesi lazım sadece okula değil. Bu bir hatadır.”

Erol Erdoğan ayrıca, giderek kalabalıklaşan ve betonlaşan şehirlerde yaşayan çocukların nasıl oyun oynadıklarına dair görüşlerini de açıkladı. Betonlaşmanın oyunlara engel olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Çok kullandığımız klasik bir cümle var. Ne diyoruz? ’Şehirde her yer beton, maalesef çocuklarımızın oyun oynayacağı yer yok’ diyoruz. Cümleyi kurmayan anne ve baba yoktur. Cümlenin yarısı doğru yarısı iftira! Şehirlerimizin betonlaştığı doğrudur ama bunu oyunları oynamama gerekçesi haline getirmemiz hem oyuna hem çocuğa hem de şehre iftiradır. Benim derlediğim, Türkiye çapındaki bin tane oyundan İstanbul’da oynanamayacak oyun sayısı yüzde 10’u geçmez. Çelik çomak gibi 3-5 tane oyun için büyük alan gerekir. Bir yemek masasında çocuklarımızla oynayabileceğimiz 30-40 tane oyun sayabilirim. Malesef Anne-baba oyun oynarken çocukla yeterince ilgilenmiyor, çocukla oyun oynarken gözünüz telefondaysa veya televizyondaysa çocuk bunu farkediyor ve oyun oynamayı bırakıyor dedi.

Panelde ayrıca “Oyunların Hayatımıza Geri Dönüşü Mümkün mü” adlı panelde, “Oyun Sözü” adlı kısa bir belgesel de gösterildi.

ETKİNLİKTE YER ALAN KONUŞMACILARIN SUNUMLARINI AŞAĞIDAKİ VİDEOLARDA İZLEYEBİLİRSİNİZ