Umursamazlık, bir şeylere önem vermeme, bazı şeylerin insana sıradan gelmesidir. Çevremizde insanlar ölüyor. Sanki hiç kimse ölmemiş gibi devam ediyoruz. Haberlerde cinayet ve ölüm haberlerini izliyoruz ama içimiz burkulmuyor. Afrika da insanlar açlıktan ölüyor, her gün haberlerde izliyoruz ama bize fazla tesir etmiyor. Etse de kısa süreli etki ediyor. Normal şartlarda bir insanın açlıktan ölmesi bizi derinden etkilemeli. Onların yerinde bizlerde olabilirdik.
Hırsızlık haberlerini izliyoruz hiç etkilenmiyoruz. Gülüyoruz belki ağlanacak halimize… Eski zamanlarda, Osmanlı döneminde dükkânları kilitlemeden evine giden toplum, şimdilerde dükkânı kilitlemeden bir yere gidemiyor.
Hiç düşünmüyoruz bu durumun asıl suçlularının biz olduğunu. Zamanında insanımızı eğitemediğimizi. Bazen de, nasıl olsa benim malım çalınmadı diye düşünüyoruz. Aslında dünyada o kadar haber oluyor ama biz hiç aldırış etmiyoruz. Ya da belki duygularımız ölmüş. Zaten en kötü ihtimal de bu ya. Ne olursa olsun hiçbir şeye karşı duyarsız olmamalıyız. Gerekirse bu konuda bilgi şöleni, panel, toplumu eğitici dersler gibi faaliyetler düzenlenmeli. Bunun için herkese sorumluluk düşüyor. Acil çözüm bulunmalı. Herkesi göreve çağırıyorum. Özellilikle de habercileri, ne yapıp edip haberler insanları etkileyecek şekilde sunulmalı. Duygu yönü önemli haberlerde… Belki de haber veriş stillerinde yenilikler yapılmalı. Kısacası ne yapıp edip bu kanayan yaraya çözüm bulunmalı.
Kaynak : Mustafa Maraşlı / yukselentv.com ..
Karikatür : Yiğit Özgür